25 Şubat 2009 Çarşamba

NE YAPALIM DA KİLO ALMAYALIM?


NE YAPALIM DA KİLO ALMAYALIM?

Dilem İrkin, kış aylarında hem bağışıklığımızı güçlendirecek, hem de kilo aldırmayacak tüyoları şöyle açıklıyor:

lBağışıklık sisteminin zenginleşmesi için A, C, E vitamini, selenyum, magnezyum, çinko alınmalıdır.

A vitamini yumurtanın sarısı, ciğer, yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor. Turunçgiller, mandalina, portakal, greyfurt gibi, yeşil yapraklı sebzeler C vitamini içeriyor.

C vitamini tüketirken meyve suyunu sıkıp, bir saat sürahide bekletirseniz faydası kalmaz. Aynı şekilde yemek yaparken sebzeyi saatlerce yıkıyor, birçok parçaya bölüp, ağzı açık pişiriyorsanız yine vitamin kaybı olur.

E vitamini kuru baklagil, yağ, fındık, fıstık gibi besinlerde bulunur.

E vitamini kalbi korur, antioksidan etkisiyle gıdaların bıraktığı serbest radikaller dediğimiz bize zarar veren bileşenlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.

lSelenyumun kaynağı ise deniz ürünleridir. Hayvansal gıdalarda da bol bulunur.

Kış aylarında D vitamininin en zengin kaynağı olan güneş ışınlarından mahrum kalıyoruz.
Bu sebeple güneşli günlerde biraz dışarı çıkmak, yürüyüş yapmak gerekir. lBesin olarak balık oldukça yararlıdır. Zengin bir Omega-3 kaynağıdır.

Haftada iki defa balık tüketmek iyidir. Ancak balık kızartma olarak değil, ızgarada yağ ekleyerek tüketilmelidir.

Çinko büyüme, gelişme, doku onarımında ve bağışıklık sistemi üzerinde önemli bir mineraldir.

Çinko süt ürünleri, et ürünleri, hayvansal gıdalar ve bitkisel gıdalarda bulunur. Hayvansal gıda olanı ise daha zengindir.

Magnezyum kasların gevşemesi için gereklidir. Bununla birlikte bağışıklık sistemimiz için de gereklidir. Tam buğdaydan yapılmış makarna ve ekmek bu açıdan önemlidir. Çünkü tam buğday ayrıştırılmamıştır ve magnezyum için destekçidir.

En yüksek C vitamini hangi besinde?

Dilem İrkin, kış aylarında çay ya da kahveye nazaran en fazla kuşburnu çayını tavsiye ettiklerinin altını çiziyor.

Çünkü kuşburnu çayı, C vitamini içeriği en yüksek çaylardan biridir. Ama çay tüketirken ikinci grup rezene tercih edilebilir; çünkü rezene iyi bir gaz gidericidir.

Yemekten sonra mideyi rahatlatır. Yeşil çay günde iki ya da üç kere içilebilir. Fakat yeşil çay konusunda şuna dikkat etmek gerekiyor:

Kişinin yüksek tansiyon problemi varsa kalp ritmini artırdığından yeşil çay bu durumu tetikleyebiliyor. Bazı kişilerde uykusuzluk, huzursuzluk yaratabiliyor.



Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz 'probiyotik' ürünlerin faydalı olup olmadığı konusu büyük merak uyandırıyor.

Barsaktaki mikrobiyal dengeyi düzenleyen yararlı bir bakterinin adı olan probiyotikíi içeren ürünlerin bağışıklık sistemini destekleyici etkileri vardır.

Günde bir porsiyon probiyotik ürün tüketmek; süt, yoğurt, kefir gibi ya da tabletleri kullanmak bağışıklık sisteminin desteklenmesinde etkili olmaktadır.

SİVİLCELERE KALICI ÇÖZÜM


Sivilcelere çabuk ve kalıcı çözüm

Son yılların en popüler yöntemi ozonla kan temizleme hanımların derdi olan sivilce ve cilt sorunlarını kalıcı olarak tedavi ediyor

.Ozonla kan temzileme son yılların en popüler yöntemi olarak vücudun motivasyonu ve direncini artırmada, bağışıklık ve dolaşım sistemini güçlendirmede kullanılmaktadır.

Bununla birlikte ozonla kan temizleme tedavisi kan çıbanı ve sivilce gibi cilt sorunlarıyla mücadelede başarılı sonuçlar doğurmaktadır.

Savunma hücreleri olan ve vücudu enfeksiyona karşı koruyan beyaz kan hücrelerinin oluşumunu artıran ozon bakteri, virüslerle savaşmaktadır.

Yani güçlü bir doğal dezenfektandır.
Kanın dokulara oksijen bırakma yeteneğini artırır ve bedenin oksijenlenmesi artar. Kan, lenf ve deri hücrelerine nüfuz eden ozon sayesinde dokuların iyileşmesi ve kendini yenilemesi hızlanır.

HANIMLARIN DERDİ KAN ÇIBANLARI

Kasık, kuyruk sokumu ve genital bölgelerde oluşan ve ağırlıklı olarak hanımların şikayetçi olduğu çıbanlar yaraya dönüşen ve oldukça ağrılı süreçlere neden olan bir sorundur.
Çoğu kez tüy temizleme yöntemleri sonrasında da karşılaşılan bu genel şikayet bir sağlık sorunu haline dönüşmektedir.

Kan çıbanı, genellikle kıl kökü iltihabı olarak başlayan içi irin dolu kızarıklıklardır.
Sivilce yerinde şişme, yanma ve ağrı ile başlayan kızarıklıklar zamanla sertleşmeye ve kabarmaya başlar. Kabarıklığın ortası iltihaplanarak baş verir.

Kimi zaman iz bırakır. Bağışıklık sistemindeki düşüşler ve buna neden olan hatalı beslenme, şişmanlık, kabızlık ve aşırı terleme gibi durumlar kan çıbanlarının çoğalmasına neden olabilmektedir.

KAN TEMİZLEME

Vücutta dolaşan kanın tazelenmesi; beden fonksiyonlarında bir tetikleyici etki yaratarak çok fayda yaratır.

Herhangi bir nedenle yüzeysel kan dolaşımı bozulursa deri sağlıklı görünümünü kaybeder. Kan; taşıma görevi sırasında hem temizleyici hem kirletici maddeleri taşıyarak çok karmaşık bir görevi yerine getirir.
Günlük hayatımızda pek çok olumsuz koşul kanımızı sürekli kirletmekte ve vücudumuzda toksinler birikmektedir.

24 Şubat 2009 Salı

Kronik hastalıkların sebebi şişmanlık


Kronik hastalıkların sebebi şişmanlık


Endokrinoloji Uzmanı Dr. Nevzat Bilal, Dünya Sağlık Örgütü'nce, bel çevresi 80 santimetre olan kadınların, 98 santimetre olan erkeklerin obez ve kronik hasta olarak kabul edildiğini söyledi.

Hastanede düzenlenen Sağlıklı Yaşam Okulu'nda bilgi veren Dr. Bilal, "Herkes bel çevresini ölçerek, doktora gitmeden kronik hasta olup olmadığını öğrenebilir." dedi.

Çağın vebası olarak adlandırılan kronik hastalıkların Türkiye'de de çığ gibi arttığını vurgulayan Nevzat Bilal,
"Bu durumdan Denizli de olumsuz etkilenmektedir. Son araştırmalara göre kadınlarda yüzde 40, erkeklerde yüzde 35 oranında obezite tespit edilmiştir.

Obezite, kendisinin de içinde yer aldığı bütün kronik hastalıkların başlıca sebebidir. Bu sebeple kronik hastalıklar ortaya çıkmadan önlem alınması şarttır." diye konuştu.

Şeker, kalp damar, damar sertliği, yüksek tansiyon, böbrek yetmezliği, üre, görme kaybı, ayaklarda kangren, ayakların kesilmesi ve felçleri kronik hastalıklar arasında sayan Bilal, "Bu müzmin hastalıklardan korunma yollarını Sağlıklı Yaşam Okulu'nda anlatıyoruz.
Verdiğimiz bilgiler, halkımızın kolayca anlayabileceği ve gündelik yaşamda uygulayabileceği niteliktedir." ifadesini kullandı.

Türkiye'de ilk defa Denizli Devlet Hastanesi'nde açılan Sağlıklı Yaşam Okulu'nda sadece kronik hastalıkları olanların bilgilendirildiğini belirten Bilal, amaçlarının hasta olmadan korunma yollarını öğretmek ve var olan kronik hastalıkları en aza indirmek olduğunu sözlerine ekledi.

Denizli Devlet Hastanesi Sağlıklı Yaşam Okulu'nda, son dört yılda 2 bin 855 kişi kronik hastalıklar konusunda bilgilendirildi.

2005 yılından bu yana hizmet veren okulda Uzm. Dr. Nevzat Bilal, her cuma gönüllü katılımcılara kronik hastalıkları anlatıyor ve gündelik hayatta rahatça uygulanabilecek pratik bilgiler veriyor.

Ayrıca kronik hastalıklara yakalanmamak ya da en aza indirmek için evde yapılabilecek kültürfizik hareketlerini uygulamalı olarak gösteriyor.
CİHAN.

SAGLIKLI OLAYIM DERKEN HASTA OLMAYIN


'Sağlıklı olayım derken' hasta olmayın


Uzmanlara göre, soğuk havada yapılan spor,önlem alınmadığı takdirde soğuk yanığı, kas, tendon ve bağ yırtılması hatta ölüme bile sebep olabiliyor.

İnsan vücudunun soğuk havaya uyum yeteneğinin sınırlı olduğuna dikkat çeken uzmanlar, "Sağ kalmak için vücut sıcaklığının 24 ile 40.5 derece gibi dar bir aralıkta bulunması gerekiyor.

Soğuğa maruz kalındığında ise kas kasılması zayıflıyor, sinir iletim hızı azalıyor ve ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabiliyor" uyarısında bulunuyor.

Bursa Özel Bahar Hastanesi'nden Op. Dr. Mustafa Ahsen, soğuğa maruz kalındığında vücudun 2 ayrı bölümden oluşmuş gibi davrandığını belirtti.

Soğuğa maruz kalındığında kas kasılmasının zayıfladığını alatan Ahsen, "Kas kasılması yavaşlar ve sinir iletim hızı azalır.

Bu değişiklikler ise hem sportif performansın bozulmasına hem de ciddi sorunlara sebep olabilir.
Performans düşüklüğü, kas, tendon ve bağ yaralanması riskinde artma, soğuk yanığı ve donmanın soğuk havada spor yaparken gelişebilecek sorunların başında geliyor." şeklinde konuştu.

Ahsen, "Bu sorunlar, kayak, sürat pateni, bisiklet, kros, futbol gibi dış ortam sporlarında kulak, burun, el ve ayak parmakları gibi bölgelerde daha çok meydana gelir.

Vücut sıcaklığı 37-35,6 derece olduğunda titreme, karmaşık hareketleri gerçekleştirmede güçlük yaşanır. Vücut sıcaklığı 35-32,8 derece olduğunda yine titreme, konuşma bozukluğu, hafıza kaybı olur.

Vücut ısısı 29,8 - 27 derece olduğunda ise koma hali gelişir ve refleks kaybı, kalpte atrial fibrilasyon gibi sorunlar oluşur. Vücut sıcaklığı 25,6 derecenin altına indiğinde akciğer ödemi, kalpte ventriküler fibrilasyon ve ölüm gerçekleşebilir.

Yine Reynaud sendromu denilen ve parmaklarda önce solma ardından kızarıklıkla seyreden bir kılcal damar sorunu gelişir. Kuru ve soğuk havada yapılan şiddetli egzersiz, yatkın bünyelerde astım atağını da tetikleyebilir." dedi.

Soğuk havada egzersiz yapanların dikkat etmeleri gerektiğine vurgu yapan Op. Dr. Mustafa Ahsen, ısı kaybını azaltmak içen ince giyeceklerin çok katmanlı olarak üst üste giyilmesini tavsiye ediyor.

23 Şubat 2009 Pazartesi

TUZ KALBİN DÜŞMANI


Tuz kalbin düşmanı


Her 3 kişiden birini etkileyen yüksek tansiyon hastalığının düşmanı tuzun,kalp hastaları için de zararlı olduğu tesbit edildi.

Samsun Mehmet Aydın Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Kardiyoloji Uzmanı Dr. Akçay, Türkiye'de her 3 kişiden birini etkileyen yüksek tansiyon hastalığında fazla tuz tüketiminin önemli rolü olduğunu kaydetti.

Özellikle kalp hastalarının tuzdan tamamen uzak kalması gerektiğini ifade eden Akçay, tuz tüketiminin kalp hastalığına sebep olduğunu hatırlattı.

Lezzetine bakılmaksızın besinlere tuz eklenmemesi ve gıdaların mümkün olduğunca az tuzlu tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Nihat Akçay, "Yemeklerin lezzetini artırmak için tuz yerine maydanoz, nane, kekik, dereotu, rezene ve fesleğen gibi bitkiler kullanılmalıdır.

Özellikle turşu, kalp hastaları için son derece tehlike oluşturuyor.

Kalp hastaları, margarin yerine sıvı yağ tüketmelidir. Sebze ağırlıklı beslenip, stresten uzak durmalı ve kendisini yoracak bütün işlerden kaçınmalıdır" dedi

MİGRENE ELEKTRİKLİ ÇÖZÜM


Migrene elektrikli çözüm


Şiddetli baş ağrıları biçiminde kendisini gösteren migren hastalığı için elektrikli ve mıknatıslı tedavi geliştirildi.

Günümüzde insanların sık sık karşılaştıkları rahatsızlıklardan birisi olan ve şiddetli baş ağrıları biçiminde kendisini gösteren migren hastalığı için elektrikli ve mıknatıslı tedavi geliştirildi.

İsveç'teki bilim dergisi Illustrerad Vetenskap'ın haberine göre, beyne ve saç köklerine elektrik yayan manyetik cihazlar ve mıknatıslar tutularak migreni tedavi devri başladı.

Bu yönde çalışmalar ABD'de hız kazanırken, Avrupa'da özellikle de İsveç'te bu metod üzerinde duruluyor.

Mıknatıslı yöntem sayesinde hastaların genelinde baş ağrıların dindiği belirtiliyor. Bu yöndeki testler 2006 yılından beri yapılıyor.

Yöntem sayesinde migren ağrısından dolayı çalışamaz hale gelmiş olan birçok kimsenin artık işlerine dönebildiği kaydedildi.

Migren Türkiye'de de yaklaşık 10 milyon kişinin, yani hemen hemen her yedi kişiden birinin hayatını zehir ediyor.

Tek ya da nadiren çift taraflı baş ağrısıyla kendini gösteren migren daha çok erişkin hastalarda ve 25 ile 45 yaşları arasında görülüyor.

NEZLE VE GRİP


Her nezle gripte antibiyotiğe sarılmayın


Soğuk havalarda meydana gelen üst solunum yolu hastalıklarında, vatandaşların sarıldığı antibiyotiklerin fazla kullanılmasının sağlığa zarar verdiği bildirild.


Uzmanlar, "Her nezle-grip vakasında gereksiz antibiyotik kullanımı, vücutta hücre ölümüne ve direncin düşmesine neden oluyor" uyarısında bulundu.

Kulak Burun Boğaz uzmanı Op. Dr. Adem Cenkçi, nezle-grip gibi gribal enfeksiyonların evde alınacak önlemlerle atlatılabileceğini, ancak belirtilerin uzun sürmesi halinde hekime gidilmesini söyledi.

Grip-nezle gibi rahatsızlıkların virüs kökenli bir hastalık olduğunu anlatan Op. Dr. Cenkçi, "Soğuk algınlığı gibi hastalıklar ilerlediğinde daha ciddi ve kalıcı bozukluklara neden olabilir.
Bu hastalığı atlatmanın en önemli yolu, dinlenmektir. Antibiyotik kullanımı önerilecek ilk tedavi şekli değildir. Hastalık, mikrobik olaylarla birleşip ilerlediğinde, hekim kontrolünde antibiyotik kullanılmalıdır" dedi.

Gereksiz yere antibiyotik kullanımının, vücutta hücre ölümüne ve direncin düşmesine neden olduğunu vurgulayan Cenkçi, rasgele antibiyotik kesinlikle kullanılmamasını ifade etti.
Son zamanlarda havaların değişken bir yapı izlemesiyle birlikte gribal enfeksiyon yolları şikayetiyle hastanelere başvuran vatandaşların sayısında artış olduğunu dile getiren Cenkçi, şöyle devam etti:
"Gribin, önceden alınacak tedbirlerle önüne geçilmesinin önemli olduğunu unutmamamız lazım.
Gribin en önemli belirtileri; üşüme, titreme, vücutta kırgınlık, halsizlik ve yüksek ateştir. Bu tür hastalıklar dinlenerek atlatılabilir, ama gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınılmalıdır." AA

22 Şubat 2009 Pazar

KIRIK KEMİKLE KOŞTURAN CİHAZ İCAT EDİLDİ





Afgan doktordan müthiş icat: Afgan ulusal ordusunda görev yapan bir doktor, diz ve dirseklerdeki kemik kırılmalarını çabucak tedavi eden bir aygıt geliştird.


'Afgan aygıtı' adı verilen bu metal cihaz sayesinde, hastalar henüz tedavi aşamasında bile hayatlarına hiçbir şey olmamış gibi devam edebiliyor. Hatta diz kırıkları olan Afganlar, daha tam iyileşmeden futbol oynayabiliyor.

Afgan doktor Mohammad Wardak, yıllardır şiddet olaylarının sürdüğü ülkesinin başkenti Kabil'deki askeri hastanede çalışıyor.

Afgan Silahlı Kuvvetleri Sağlık Bilimi Akademisi'nde görevli olan doktor Wardak, uzun yılların verdiği tecrübeyle diz ve dirsek gibi hareketli noktalardaki kırıkları hızla düzeltebilen ve hastaların normal hayatlarını sürdürmesini sağlayan bir aygıt geliştirdi.

NATO Channel'a konuşan Wardak, 2001'de Taliban rejimi devrilmeden önce kırık kemikleri tedavi edecek yeterli ekipmana sahip olmadıklarını ve bu fikrin ilk o dönemde aklına geldiğini söyledi.

Ardak, "Biz de etrafta bulabildiğimiz metal parçalardan bir mini-düzeltici yapmaya karar verdik. Parçaları bir araya getirdiğimizde diz kapağı kırıklarını tedavi eden basit bir aygıt yaptık" dedi.

AYGITI OTO TAMİRHANESİNDE YAPIYORLAR

Aygıtın çok etkili olması üzerine hastanedeki ortopedi cerrahlarının cihazı hastalara uyguladığını, hastaların da son derece memnun olduğunu belirten Mohammad Wardak, ülkesinde sağlık ekipmanı yapacak bir şirket olmaması nedeniyle üretim için başka yollar aradığını aktardı.

Wardak, "Hükümetten bizim için basit bir oto tamirhanesi istedik. Etrafta bolca bulabildiğimiz düşük kalitedeki çelik ile bu cihazın dizaynını geliştirdik.
Hastalar üzerinde denedik, çok güzel çalıştı" diye konuştu.

'Afgan aygıtı' diz kapağının kırık iki parçasını, geleneksel tedavi metoduna göre çok daha fazla bir güçle bir araya getiriyor.
Cihaz, kemiğe daha çok sıkma gücü veriyor. Cihazı kullanan hastalar bilinen metodlara göre daha hızlı tedavi oluyor.

HASTALAR KISA SÜREDE ARABA SÜRÜP, FUTBOL OYNAYABİLİYOR

Aygıt sayesinde hastalar bir kaç gün içerisinde normal hayatlarına dönebiliyor. Eğer diz ya da dirseğinde kırık bulunan kişi bir şöförse, kısa sürede otomobiline dönebiliyor.
Eğer futbolcuysa, bir ay geçmeden dizindeki aygıt ile top oynayabiliyor.

Doktor Wardak, 'Afgan aygıtı'nı şu ana kadar 150 kişide denediğini, hepsinde de "mükemmel" sonuçlar aldığını aktardı. Alman, Hintli ve Amerikalı şirketlerin ilgi duyduğu aygıt, yakında uluslararası arenada da kullanılmaya başlanacak.

(CİHAN)

19 Şubat 2009 Perşembe

STRESE KARŞİ

STRESE KARŞİ KENDİNİZLE KONUŞUN :Stres hayatın her anında kişinin karşisına cıkabilen strese karşi kendi kendine konuşmak, şarkı söylemek ,bagırmak,yastıgı yumruklamak yada havaya tekmeler savurmak gibi ilginç yöntemler öneriliyor. psikoloğ ğök su ğök taş, kişinin ruh haliyle ilgili olan stresin,kontürol edilmediginde bir cok biyolojik rahatsızlıklarıda beraberinde getirdigini bildirilir .gök taş, yaşamın neredeyse her anı stresle karşi karşiya geçtigini belirterek,sabah asansör bozuksa,trafik kötüyse,işyerinde herkes gerginse,botclar birikiyorsa,cocukların istekleri bitmiyor bu listeyi sonsuza kadar uzata bilinir,ama bu ,strese mahkum yaşayacagımız anlamına gelmez,bir cok kişinin strese mahkum olmak icin her konuda olumlu şeyler düşünmeye calıştıgını, ancak olumlu düsünerek stres yok etmenin mümkün olmadıgını belirtilir.
Olumlu düşünme,boşa gösterilen çaba olarak kalacaktır, ama konturol altına alabiliriz, stresle baş etmenin yöntemleri her taraftan uygulanması zor ve nerede bende o şans dedirtecek kadar imkansız ğörünüyor olsada o kadar zor değil, Maca giden erkeklerin evlerine döndüklerinde her zamankinden daha rahat ğöründüklerini aile ferdleri tarafından ediklebilecek kadar belli olur. bunun nedeni mac sırasında bagırıp bir süreligine de olsa sorunlardan uzaklaşmadır. bu nedenle cevremizde kimsenin olmadıgına emin oldugunuzda kendi kendinize konuşun, bagırın, şarkı söyletin, kendi kendinize konuşmak hakkınızdaki olumsuz yargıları da bir tarafa bırakın, sizin ruh saglıgınız başkalarının ne düşüneceginden daha önemlidir.

13 Şubat 2009 Cuma

HAMİLELİKTE ÖNEMLİ BİLGİLER

ZEKİ COCUK İCİN HAMİLELİKTE BALIK ÖNERİSİ
BALIKTA:bulunan omega 3yağ asitlerinin anne karnındaki bebeğin oluşumu ve galişimine katkı bulundugu bildirildi . dokuz eylül ümüversitesi (DEÜ)hastanesi kadın hastalıkları ve dogum ana bilim dalı başkanı (prof) dr. namık demir hamilelikte beslenmenin büyük önem taşiyor saglıklı bir gebelik dönemi gecirmenin önemli kriterlerinden birininde uygun ve düzenli beslenme oldugunu belirtti
bebegin ihtiyac duydugu vitaminin mineral ve kalorinin anneye baglı bulundugunu , bebegin hem fiziksel hemde zihinsel gelişimi için gerek duydugu besin maddelerinden birinin de omega 3 ve omega 6 adı verilen yag asitleri oldugunu söyledi
Bu asitlerin insan vucudunda üretilemedigine, dışarıda besin yoluyla alına bildigine dikkatı çeken PROF.DR. demir, omega 3 ün en fazla üskuru, sardalye , hamsi,somun ve ton balıgında omaga 6 nın ise agırlıklı olarak bitkisel sıvı yaglarda bulundugunu bildirerek ,
Ülkemiz acısından bakıldıgından, hamsi ve sardalye cok önemli ve degerli besin maddeleri olarak öne cıkar
omega 3 ve omega 6 yag asitleri , vucutta farklı işlevleri yerine getirirler. omega 3,retina beyinve siperim hücrelerini işlevlerini hatasız olarak yerine getirmeleri acısından gereklidir. eksikligi, retinada görne foksiyonun azalmasına olacabilir ayrıca ,ruh hali konsatrasyon , belek ,dikkat ve davranış bozukluklarına neden olabilir. omaga 3 doganın en harika cok yönlü ilaçlarından biridir kolesterol düşürücü ilaclar kadar etkilidir. ayrıca damar sertligi ve tıkanıklılıgı, enfeksiyon hastalıkları ve davraniş bozuklukları üzerinde olumlu etkilere sahiptir.

8 Şubat 2009 Pazar

SİGARA EN ÖNEMLİ KANSER NEDENİ


SİGARA EN ÖNEMLİ KANSER NEDENİ.
Sigara tüm kanser türlerinin yüzde 35 nin ana sebebi . ancak akciger kanselerinde yüzde 85,baş,boyun,gırtlak,ve agız ici kanserlerinde yüzde 60 mesane kanserlerinde yüzde 40 ve mide kanserlerinde yüzde 20 kadar rol oybnuyor.

7 Şubat 2009 Cumartesi

göğüs kanseri

sevindirecek yeni buluş
Bilim dünyasından göğüs kanseri hastalarını sevindirecek yeni bir buluş haberi geldi. Kanada'nın Toronto Mount Sinai Hastanesi bünyesindeki Samuel Lunenfeld AraştırmGöğüs kanseri tedavisinde a Entitüsü bilim adamlarından Dr. Marc Wrana tarafından geliştirilen yöntemin, göğüs kanseri hastalığını yüzde 80 oranında kesin tedavi ettiği ifade ediliyor.

TATLI KIZİZİNİ ÖNLÜYOR


TATLI KIZİZİNİ ÖNLÜYOR.ara ögünler tatlı kırizini önlüyor.ana ögünden 2ile 4 saat sonra ara ögün yemek alınan enerjinin degerli ve düzenli dagıtımını saglıyor .

KANSERDEN UZAK KAL

Kanserden uzak kalmak için posalı yiyecekler tüketin
Beslenmede taze sebze ve meyvelere ağırlık verilmesinin kanserden koruyucu etki yaptığı bildirildi. Türk Gastroentoroloji Derneği Bursa Şube Başkanı Prof. Dr. Faruk Memik, son yıllarda artış gösteren kanser vakalarında, insanların beslenme alışkanlıklarının etkili olduğunu savundu.
KAYNAK .ZAMAN

Etiketler