28 Nisan 2010 Çarşamba

sigara böbregi kanser yapıyor

Özel BSK Konya Hastanesi Üroloji Uzmanı Op.Dr. Ali Cenker böbrek kanserinin, erken dönemde hiçbir belirti vermeden sinsice ilerlediğine dikkat çekerek; doktora başvurmak için hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasının beklenmemesi, düzenli aralıklarla doktor kontrolünden geçilmesi gerektiğini söyledi.
Böbreklerden kaynaklanan birçok kanser tipi bulunduğunu ancak erişkinlerde en çok böbrek hücreli kanserin görüldüğünü ifade eden Op.Dr. Ali Cenker; bu kanser tipinin böbreğin, kanı filtre eden ve idrarı oluşturan dokularından kaynaklandığını belirterek, hastalıkla ilgili merak edilen tüm sorulara yanıt verdi:
Belirtileri neler
Böbrek kanserleri, genellikle hastalığın erken dönemlerinde herhangi bir belirti veya şikayet oluşturmaz. Böbrek kanserinin ilerlemesi ile birlikte bazı belirtiler ortaya çıkabilir.


Bunlar;
-İdrarda kan varlığı, gözle görülebilen kanama veya sadece idrar tahlilinde görülebilen mikroskobik kanama şeklinde olabilir.

-Böbrek bölgesinde muayenede ele gelen kitle

-İştahsızlık

-Kilo kaybı

-Tekrarlayan ateş

-Devamlı olabilen yan ağrısı

-Genel halsizlik ve kendini kötü hissetme


Tansiyon yükselmesi, kan değerlerinde normalin altına inme de (kansızlık) böbrek kanserlerinde görülebilir.


Yukarıda bahsedilen belirtiler böbrek kanseri dışındaki hastalıklarda da gözlenebilir. Bu belirtileri olan kişiler doğru teşhis ve tedavi için en kısa zamanda bir üroloji uzmanına başvurmalıdır.


Ancak unutulmamalıdır ki erken dönem böbrek kanserlerinde hiçbir belirti olmayabilir. Bu nedenle doktora başvurmak için yukarıda bahsi geçen belirtilerin ortaya çıkması beklenmemelidir. Zira erken dönemde teşhis edilen böbrek kanserlerinin tedavi başarısı ve buna paralel olarak da tedavi sonrası yaşam süresi çok daha yüz güldürücü olmaktadır.


Kimler risk altında?


Böbrek kanseri, sigara içen kişilerde 5 kat daha fazla görülüyor.


Erken tanı için ne yapmalı?
Erken dönemde hiçbir belirti vermeden sinsice gerçekleşebiliyor. Bu nedenle düzenli aralıklarla doktor kontrolünden geçilmeli.



Tanı nasıl konuluyor?



Doktorunuz ile görüşmenizde genel sağlık durumunuz hakkında sorular sorulacak ve takiben fiziki inceleme yapılacaktır. Ardından, genel sağlık durumunuzu değerlendirmek amacıyla sizden kan ve idrar örnekleri alınacaktır. Böbrek ve çevre organların değerlendirilmesi amacıyla da çeşitli radyolojik tetkiklerden faydalanılmaktadır. Bunlar arasında ultrasonografi, IVP, bilgisayarlı tomografi, MRI gibi tetkikler yer almaktadır. Ancak bir kez böbrek kanseri ön tanısı konulduktan sonra hastalığın yayılım derecesini anlamak amacıyla doktorunuz ek tetkikler isteyebilir.alıntı

ZEDHABER-KONYA

27 Nisan 2010 Salı

NEZLE VE GRİPTE ANTİBİYOTİK

Her nezle gripte antibiyotiğe sarılmayın


Soğuk havalarda meydana gelen üst solunum yolu hastalıklarında, vatandaşların sarıldığı antibiyotiklerin fazla kullanılmasının sağlığa zarar verdiği bildirildi.


Uzmanlar, "Her nezle-grip vakasında gereksiz antibiyotik kullanımı, vücutta hücre ölümüne ve direncin düşmesine neden oluyor" uyarısında bulundu.

Kulak Burun Boğaz uzmanı Op. Dr. Adem Cenkçi, nezle-grip gibi gribal enfeksiyonların evde alınacak önlemlerle atlatılabileceğini, ancak belirtilerin uzun sürmesi halinde hekime gidilmesini söyledi.

Grip-nezle gibi rahatsızlıkların virüs kökenli bir hastalık olduğunu anlatan Op. Dr. Cenkçi, "Soğuk algınlığı gibi hastalıklar ilerlediğinde daha ciddi ve kalıcı bozukluklara neden olabilir.
Bu hastalığı atlatmanın en önemli yolu, dinlenmektir. Antibiyotik kullanımı önerilecek ilk tedavi şekli değildir.

Hastalık, mikrobik olaylarla birleşip ilerlediğinde, hekim kontrolünde antibiyotik kullanılmalıdır" dedi.

Gereksiz yere antibiyotik kullanımının, vücutta hücre ölümüne ve direncin düşmesine neden olduğunu vurgulayan Cenkçi, rasgele antibiyotik kesinlikle kullanılmamasını ifade etti.

Son zamanlarda havaların değişken bir yapı izlemesiyle birlikte gribal enfeksiyon yolları şikayetiyle hastanelere başvuran vatandaşların sayısında artış olduğunu dile getiren Cenkçi, şöyle devam etti: "

Gribin, önceden alınacak tedbirlerle önüne geçilmesinin önemli olduğunu unutmamamız lazım. Gribin en önemli belirtileri; üşüme, titreme, vücutta kırgınlık, halsizlik ve yüksek ateştir.
Bu tür hastalıklar dinlenerek atlatılabilir, ama gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınılmalıdır. AA

ANNE SÜTÜ SİVİLCELERİ İYİLEŞTİRİYOR


Yapılan araştırmalara göre  anne sütünün sivilcelere cok  faydalı oldugu  bildirildi
yapılan araşrımaya göre anne sütü ve hindistan cevizinin yagından yapılan  özel kremle  ergenlik sivilcelerinne cok faydalı oldugu  belirtiliyor.
abd de yapılan ve tamamen  dogol olan ve hiç bir yan etkisi olmayan  bir krem
   bu kremle milyonlar ca insanın  sorunlarını gidecegi ni umuluyor  yeni cilt kremi  anne sütü ve hindistan cevizin den yapılan bu kremle .

25 Nisan 2010 Pazar

kanser tanısı konuluyor 20 bin kişiye

Türkiye'de yılda yaklaşık 20 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konulurken yaklaşık 15 bin kişi bu hastalık nedeniyle yaşamını yitiriyor. Akciğer kanserinden yüzde 90 sigara sorumlu.
Dünya genelinde her geçen gün görülme sıklığı artan kanserler arasında erkeklerde ilk, kadınlarda ise dördüncü sırada yer alan akciğer kanseri, tanı ve tedavi yöntemlerindeki gelişmelere rağmen ciddiyetini koruyor.

Türkiye'de de kansere bağlı ölümlerde, akciğer kanseri erkeklerde yüzde 40 ile birinci, yüzde 8 ile kadınlarda dördüncü sırada yer alıyor. Türkiye'de yılda yaklaşık 20 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konulurken yaklaşık 15 bin kişi bu hastalık nedeniyle yaşamını yitiriyor.

Sigara kullanılmaması gibi basit ve maliyeti olmayan bir önlemle akciğer kanserinin yüzde 85-90 oranında engellenebileceği vurgulanarak, günde 25 veya üzerinde sigara içen 35 yaşındaki erkeğin, 75 yaşına gelmeden önce yüzde 13 olasılıkla akciğer kanserinden, yüzde 10 olasılıkla kalp damarları hastalığından veya yüzde 28 olasılıkla sigaraya bağlı diğer hastalıklardan dolayı hayatını kaybedeceğine dikkat çekiliyor.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve 9. Ulusal Radyasyon Onkolojisi Kongresi'nin de başkanlığını yürüten Prof. Dr. Fadıl Akyol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserin dünya genelinde ölüm nedenleri arasında kalp hastalıklarından sonra ikinci sırada yer aldığını belirterek, 2007 dünya istatistiklerine göre akciğer kanserinin erkeklerde birinci, kadınlarda ise dördüncü sırada ve her iki cinste de en öldürücü kanser türü olduğunu söyledi.

Sıralamanın geçtiğimiz iki yıl ve bu yıl içinde değişmesinin öngörülmediğine dikkati çeken Akyol, ''Yaşamın herhangi bir döneminde akciğer kanserine yakalanma oranı erkekler için yüzde 8, kadınlar için yüzde 6 olarak hesaplanmaktadır. Türkiye'de erkeklerde yüzde 35 oranı ile en sık görülen, kadınlarda yüzde 6 ile beşinci sırada yer alan kanser, akciğer kanseridir'' diye konuştu.

Akyol, görülme sıklığı ve ölüm oranlarının gelişmiş ülkelerde sigara içme alışkanlığına bağlı olarak erkeklerde azalma gösterirken, kadınlarda arttığını vurguladı. Teknoloji ve tıptaki gelişmelere karşın 1974-2001 arasındaki veriler incelendiğinde, akciğer kanserinden ölüm oranlarında bir azalma olmadığına işaret eden Akyol, ''Türkiye'deki kansere bağlı ölümlere bakıldığında, akciğer kanseri erkeklerde yüzde 40'la birinci, kadınlarda ise yüzde 8 ile dördüncü sırada yer almaktadır. Ülkemizde yaklaşık yılda 20 bin kişiye akciğer tanısı konulmakta ve yaklaşık 15 bin kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir'' dedi.

-''AKCİĞER KANSERİNDEN YÜZDE 90 SİGARA SORUMLU''-

Akyol, kanser tedavisinde tıptaki yeniliklere rağmen, asıl önemli olanın korunma olduğunu belirterek, tütün ve tütün mamullerinin kullanımının ve pasif içiciliğin akciğer kanseri için önemli bir etken olduğunu söyledi.

Akciğer kanserinin yüzde 85-90 oranında tütün ve tütün mamulleri kullanma alışkanlığından kaynaklandığına dikkati çeken Akyol, ABD'de 1960'larda başlayan etkili propaganda ve yaptırımlar sayesinde sigara kullanımının azaldığını ve buna bağlı olarak 1990'lardan sonra erkeklerde hastalığın görülme sıklığının düştüğünü bildirdi. Akyol, Türkiye'de de son yıllarda bu konuda önemli adımlar atıldığını, 19 Mayıs 2008'de sigara kullanımına kısıtlamalar getiren kanunun ilk aşamasının başladığını ve bunun halka açık kapalı mekanlardaki yasakların takip ettiğini hatırlatarak, bunların yararlarının önümüzdeki nesillerde çok belirgin ortaya çıkacağını, sigara kullanımına bağlı kanser türlerinde azalma olacağını, farkındalığın artmasıyla birlikte tütün kullanımının azalacağını dile getirdi.

Son istatistiklere göre, Türkiye'de sigara içme oranının erkeklerde yüzde 50, kadınlarda yüzde 18 olduğunu belirten Akyol, ''Bu oran, çocuk ve gençler arasında erkeklerde yüzde 11, kızlarda ise yüzde 4'tür. Sağlık çalışanlarının da yüzde 42'si sigara içmektedir. Bu durum, ele alınması ve çözülmesi gereken en öncelikli konudur'' diye konuştu.

-''SANAYİ YATIRIMLARI, GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE YAPILIYOR''-

Sigaranın içinde yaklaşık 5 bin civarında zehirli madde saptandığını ifade eden Akyol, bunlar arasında radyoaktif madde, radyoaktif gaz, alkol, tiner, akü ve pil metali, tüp gaz, böcek öldürücü, 2. Dünya Savaşı'nda Alman toplama kamplarında kullanılan zehirli gaz, oje ve boya sökücüsü ASETON, güve öldürücü, arsenik zehiri, amonyak tuvalet temizleyicisi, karbonmonoksit ve katran bulunduğunu belirtti.

Akyol, ''Akciğer kanserlerinin yüzde 85-90'ının, kronik bronşitin yüzde 75'inin ve kalp hastalıklarının yüzde 25'inin sigaradan kaynaklandığına'' dikkati çekerek, ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, günde 25 veya daha fazla sigara içen 35 yaşındaki bir erkeğin 75 yaşına gelmeden önce yüzde 13 olasılıkla akciğer kanserinden, yüzde 10 olasılıkla kalp damarları hastalığından veya yüzde 28 olasılıkla sigaraya bağlı diğer hastalıklardan dolayı yaşamını yitireceğini bildirdi.

Sigaranın, akciğer kanserinin yanı sıra gırtlak, ağız boşluğu, yemek borusu, pankreas, mesane, böbrek, mide ve rahim kanserlerinin de en önemli nedenleri arasında yer aldığını ifade eden Akyol, gemi, metalurji, maden, boya ve kimya sanayilerinde mesleki olarak maruz kalınan asbest, radon, aromatik hidrokarbonlar,krom, ve nikel gibi bazı kanserojen maddelerin de akciğer kanserine yol açtığına dikkati çekti.

HÜ Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve 9. Ulusal Radyasyon Onkolojisi Kongresi'nin de başkanlığını yürüten Prof. Dr. Akyol, ''Gelişmiş ülkeler, kalite güvenilirliği, çevre ve toplum bilinci ile bu sanayi kollarında çok sıkı önlemler almakta ve hatta bu sanayilerdeki yatırımlarını giderek gelişmekte olan ülkelere kaydırmaktadır'' dedi.

Fadıl Akyol, akciğer kanserinin öldürücülüğünün yanı sıra tanı ve tedavisinin de oldukça zor ve pahallı olduğunu belirterek, önümüzdeki yıllarda dünyadaki devletlerin ve sigorta şirketlerinin tedavi ödemesini yapmada çok zorlanacağını söyledi.
alıntı

Etiketler