14 Kasım 2010 Pazar

Yeni dogan bebege kalp amaliyatı yapıldı,

bebege kalp amaliyatı yapıldı 40 günlük bebege kalp amaliyatı
özel bir hastanede, doğuştan kalp damarları ters açılan 40 günlük bebeğin başarılı şekilde ameliyat edildiği bildirildi.
Mediva Hastanesi'nden yapılan yazılı açıklamada, Kalp Damar Cerrahisi Bölümünde kalp ameliyatı olan 40 günlük Çağrı Doğan'ın başarılı bir operasyonla tekrar hayata döndürüldüğü belirtildi.
Açıklamada, Doğan'ın doğuştan kalp damarlarının ters açıldığı, ameliyatı doktor Hacı Akar'ın gerçekleştirdiği bildirildi.
Anne Sevinç Doğan, ameliyatı gerçekleştiren doktor Hacı Akar'a teşekkür ederek oğlunun sağlığına kavuşmasından büyük bir mutluluk duyduğunu ifade etti.
Doktor Akar ise bebeğin sağlık durumunun iyi olduğunu belirtti.

BÖBREK HASTALARINDA KALP KRİZİ VE FELÇ RİSKİ FAZLA BÖBREKTEKİ HASTALIK İDRARA YANSIYOR.

***Böbrek hastalığı şikayetlerinin erken devrede ortaya çıkmadığı ifade edilerek, idrar rengi ve idrar koyuluğundaki değişiklikleri fark eden kişilerin tetkik için hekime başvurmasının yararlı olacağı bildirildi.
..
***Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Sedat Üstündağ, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi başhekimlik toplantı salonunda yaptığı basın toplantısında, böbreklerin vücut ağırlığının binde dörtlük bölümünü oluşturan ve toplam kanın yüzde 25'ini alarak işleyen, her gün kanı 60 defa temizleyen bir organ olduğunu söyledi.

***Tamamı neredeyse damarlardan oluşan böbreğin damar sistemini etkileyen her hastalıktan etkilendiğini vurgulayan Üstündağ, Böbreklerin en büyük düşmanının şeker hastalığı, aşırı tuz tüketimi, hipertansiyon ve sigara kullanımı olduğunu vurguladı.

BÖBREK HASTALARINDA KALP KRİZİ VE FELÇ RİSKİ FAZLA

***Böbrek hastalıklarının çok fazla şikayet göstermediğinin altını çizen Üstündağ, şunları kaydetti:
Böbrek hastalığının kan testine yansıyan bozuklukları geç evrede ortaya çıkar. Gece idrara çıkmak, idrar miktarının artması, köpürmesi, idrar renginde değişiklik, idrar yaparken yan ağrısı, vücutta gelişen ödem, kan basıncının yükselmesi, halsizlik, nefes darlığı gibi şikayetler böbrek hastalığının erken döneminde ortaya çıkan bulgular olabilir.
***Hastalık ilerledikçe halsizlik, kuvvetsizlik iyice belirginleşir, kemik ağrıları, iştahsızlık, şişliklerin artması, idrarda azalma, bulantı kusma ve şuur bulanıklığı tabloya eklenir. Böbrek hastalarının kalp krizi ve felç geçirme riskleri de sağlıklı insanlara göre çok fazladır

BÖBREKLERİN İYİ ÇALIŞMASI ANNE KARNINDAKİ BESLENMEYE BAĞLI

***Böbrek sağlığının anne karnında başladığına işaret eden Üstündağ, doğumdan sonraki dönemde yeni böbrek dokusu oluşturulamadığını, yıllar içerisinde böbrek dokusunun azaldığını belirterek, ''O halde anne karnından itibaren çok böbrek dokumu yapımını sağlayarak böbreklerimizi korumaya başlayabiliriz. Bu amaçla, annenin iyi beslenmesinin sağlanması, sigara kullanılmamasının sağlanması, alkol ve madde bağımlılığının önlenmesi, sezeryanla doğumların önlenmesi önemlidir'' dedi.

***Daha sonraki dönemde böbrek hastalığının oluşmasının önlenmesi için de tuzun kısıtlaması, kan basıncının kontrolü, protein alımının kısıtlanması, ağrı kesici ilaçların yerli yersiz kullanılmaması, kansızlığın düzeltilmesi, kan yağlarının düzenlenmesi, gerektiğinde antioksidan tedavisi (günde 3-4 fındık, 1 ceviz içi, bir kuru kayısı) gibi önlemlerin alınmasının gerekli olduğunu ifade etti.

***Üstündağ, böbrek hastalıklarında tedavinin ise, nakil dışında diyaliz ile olduğunu kaydetti alıntı

28 Nisan 2010 Çarşamba

sigara böbregi kanser yapıyor

Özel BSK Konya Hastanesi Üroloji Uzmanı Op.Dr. Ali Cenker böbrek kanserinin, erken dönemde hiçbir belirti vermeden sinsice ilerlediğine dikkat çekerek; doktora başvurmak için hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasının beklenmemesi, düzenli aralıklarla doktor kontrolünden geçilmesi gerektiğini söyledi.
Böbreklerden kaynaklanan birçok kanser tipi bulunduğunu ancak erişkinlerde en çok böbrek hücreli kanserin görüldüğünü ifade eden Op.Dr. Ali Cenker; bu kanser tipinin böbreğin, kanı filtre eden ve idrarı oluşturan dokularından kaynaklandığını belirterek, hastalıkla ilgili merak edilen tüm sorulara yanıt verdi:
Belirtileri neler
Böbrek kanserleri, genellikle hastalığın erken dönemlerinde herhangi bir belirti veya şikayet oluşturmaz. Böbrek kanserinin ilerlemesi ile birlikte bazı belirtiler ortaya çıkabilir.


Bunlar;
-İdrarda kan varlığı, gözle görülebilen kanama veya sadece idrar tahlilinde görülebilen mikroskobik kanama şeklinde olabilir.

-Böbrek bölgesinde muayenede ele gelen kitle

-İştahsızlık

-Kilo kaybı

-Tekrarlayan ateş

-Devamlı olabilen yan ağrısı

-Genel halsizlik ve kendini kötü hissetme


Tansiyon yükselmesi, kan değerlerinde normalin altına inme de (kansızlık) böbrek kanserlerinde görülebilir.


Yukarıda bahsedilen belirtiler böbrek kanseri dışındaki hastalıklarda da gözlenebilir. Bu belirtileri olan kişiler doğru teşhis ve tedavi için en kısa zamanda bir üroloji uzmanına başvurmalıdır.


Ancak unutulmamalıdır ki erken dönem böbrek kanserlerinde hiçbir belirti olmayabilir. Bu nedenle doktora başvurmak için yukarıda bahsi geçen belirtilerin ortaya çıkması beklenmemelidir. Zira erken dönemde teşhis edilen böbrek kanserlerinin tedavi başarısı ve buna paralel olarak da tedavi sonrası yaşam süresi çok daha yüz güldürücü olmaktadır.


Kimler risk altında?


Böbrek kanseri, sigara içen kişilerde 5 kat daha fazla görülüyor.


Erken tanı için ne yapmalı?
Erken dönemde hiçbir belirti vermeden sinsice gerçekleşebiliyor. Bu nedenle düzenli aralıklarla doktor kontrolünden geçilmeli.



Tanı nasıl konuluyor?



Doktorunuz ile görüşmenizde genel sağlık durumunuz hakkında sorular sorulacak ve takiben fiziki inceleme yapılacaktır. Ardından, genel sağlık durumunuzu değerlendirmek amacıyla sizden kan ve idrar örnekleri alınacaktır. Böbrek ve çevre organların değerlendirilmesi amacıyla da çeşitli radyolojik tetkiklerden faydalanılmaktadır. Bunlar arasında ultrasonografi, IVP, bilgisayarlı tomografi, MRI gibi tetkikler yer almaktadır. Ancak bir kez böbrek kanseri ön tanısı konulduktan sonra hastalığın yayılım derecesini anlamak amacıyla doktorunuz ek tetkikler isteyebilir.alıntı

ZEDHABER-KONYA

27 Nisan 2010 Salı

NEZLE VE GRİPTE ANTİBİYOTİK

Her nezle gripte antibiyotiğe sarılmayın


Soğuk havalarda meydana gelen üst solunum yolu hastalıklarında, vatandaşların sarıldığı antibiyotiklerin fazla kullanılmasının sağlığa zarar verdiği bildirildi.


Uzmanlar, "Her nezle-grip vakasında gereksiz antibiyotik kullanımı, vücutta hücre ölümüne ve direncin düşmesine neden oluyor" uyarısında bulundu.

Kulak Burun Boğaz uzmanı Op. Dr. Adem Cenkçi, nezle-grip gibi gribal enfeksiyonların evde alınacak önlemlerle atlatılabileceğini, ancak belirtilerin uzun sürmesi halinde hekime gidilmesini söyledi.

Grip-nezle gibi rahatsızlıkların virüs kökenli bir hastalık olduğunu anlatan Op. Dr. Cenkçi, "Soğuk algınlığı gibi hastalıklar ilerlediğinde daha ciddi ve kalıcı bozukluklara neden olabilir.
Bu hastalığı atlatmanın en önemli yolu, dinlenmektir. Antibiyotik kullanımı önerilecek ilk tedavi şekli değildir.

Hastalık, mikrobik olaylarla birleşip ilerlediğinde, hekim kontrolünde antibiyotik kullanılmalıdır" dedi.

Gereksiz yere antibiyotik kullanımının, vücutta hücre ölümüne ve direncin düşmesine neden olduğunu vurgulayan Cenkçi, rasgele antibiyotik kesinlikle kullanılmamasını ifade etti.

Son zamanlarda havaların değişken bir yapı izlemesiyle birlikte gribal enfeksiyon yolları şikayetiyle hastanelere başvuran vatandaşların sayısında artış olduğunu dile getiren Cenkçi, şöyle devam etti: "

Gribin, önceden alınacak tedbirlerle önüne geçilmesinin önemli olduğunu unutmamamız lazım. Gribin en önemli belirtileri; üşüme, titreme, vücutta kırgınlık, halsizlik ve yüksek ateştir.
Bu tür hastalıklar dinlenerek atlatılabilir, ama gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınılmalıdır. AA

ANNE SÜTÜ SİVİLCELERİ İYİLEŞTİRİYOR


Yapılan araştırmalara göre  anne sütünün sivilcelere cok  faydalı oldugu  bildirildi
yapılan araşrımaya göre anne sütü ve hindistan cevizinin yagından yapılan  özel kremle  ergenlik sivilcelerinne cok faydalı oldugu  belirtiliyor.
abd de yapılan ve tamamen  dogol olan ve hiç bir yan etkisi olmayan  bir krem
   bu kremle milyonlar ca insanın  sorunlarını gidecegi ni umuluyor  yeni cilt kremi  anne sütü ve hindistan cevizin den yapılan bu kremle .

25 Nisan 2010 Pazar

kanser tanısı konuluyor 20 bin kişiye

Türkiye'de yılda yaklaşık 20 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konulurken yaklaşık 15 bin kişi bu hastalık nedeniyle yaşamını yitiriyor. Akciğer kanserinden yüzde 90 sigara sorumlu.
Dünya genelinde her geçen gün görülme sıklığı artan kanserler arasında erkeklerde ilk, kadınlarda ise dördüncü sırada yer alan akciğer kanseri, tanı ve tedavi yöntemlerindeki gelişmelere rağmen ciddiyetini koruyor.

Türkiye'de de kansere bağlı ölümlerde, akciğer kanseri erkeklerde yüzde 40 ile birinci, yüzde 8 ile kadınlarda dördüncü sırada yer alıyor. Türkiye'de yılda yaklaşık 20 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konulurken yaklaşık 15 bin kişi bu hastalık nedeniyle yaşamını yitiriyor.

Sigara kullanılmaması gibi basit ve maliyeti olmayan bir önlemle akciğer kanserinin yüzde 85-90 oranında engellenebileceği vurgulanarak, günde 25 veya üzerinde sigara içen 35 yaşındaki erkeğin, 75 yaşına gelmeden önce yüzde 13 olasılıkla akciğer kanserinden, yüzde 10 olasılıkla kalp damarları hastalığından veya yüzde 28 olasılıkla sigaraya bağlı diğer hastalıklardan dolayı hayatını kaybedeceğine dikkat çekiliyor.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve 9. Ulusal Radyasyon Onkolojisi Kongresi'nin de başkanlığını yürüten Prof. Dr. Fadıl Akyol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserin dünya genelinde ölüm nedenleri arasında kalp hastalıklarından sonra ikinci sırada yer aldığını belirterek, 2007 dünya istatistiklerine göre akciğer kanserinin erkeklerde birinci, kadınlarda ise dördüncü sırada ve her iki cinste de en öldürücü kanser türü olduğunu söyledi.

Sıralamanın geçtiğimiz iki yıl ve bu yıl içinde değişmesinin öngörülmediğine dikkati çeken Akyol, ''Yaşamın herhangi bir döneminde akciğer kanserine yakalanma oranı erkekler için yüzde 8, kadınlar için yüzde 6 olarak hesaplanmaktadır. Türkiye'de erkeklerde yüzde 35 oranı ile en sık görülen, kadınlarda yüzde 6 ile beşinci sırada yer alan kanser, akciğer kanseridir'' diye konuştu.

Akyol, görülme sıklığı ve ölüm oranlarının gelişmiş ülkelerde sigara içme alışkanlığına bağlı olarak erkeklerde azalma gösterirken, kadınlarda arttığını vurguladı. Teknoloji ve tıptaki gelişmelere karşın 1974-2001 arasındaki veriler incelendiğinde, akciğer kanserinden ölüm oranlarında bir azalma olmadığına işaret eden Akyol, ''Türkiye'deki kansere bağlı ölümlere bakıldığında, akciğer kanseri erkeklerde yüzde 40'la birinci, kadınlarda ise yüzde 8 ile dördüncü sırada yer almaktadır. Ülkemizde yaklaşık yılda 20 bin kişiye akciğer tanısı konulmakta ve yaklaşık 15 bin kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir'' dedi.

-''AKCİĞER KANSERİNDEN YÜZDE 90 SİGARA SORUMLU''-

Akyol, kanser tedavisinde tıptaki yeniliklere rağmen, asıl önemli olanın korunma olduğunu belirterek, tütün ve tütün mamullerinin kullanımının ve pasif içiciliğin akciğer kanseri için önemli bir etken olduğunu söyledi.

Akciğer kanserinin yüzde 85-90 oranında tütün ve tütün mamulleri kullanma alışkanlığından kaynaklandığına dikkati çeken Akyol, ABD'de 1960'larda başlayan etkili propaganda ve yaptırımlar sayesinde sigara kullanımının azaldığını ve buna bağlı olarak 1990'lardan sonra erkeklerde hastalığın görülme sıklığının düştüğünü bildirdi. Akyol, Türkiye'de de son yıllarda bu konuda önemli adımlar atıldığını, 19 Mayıs 2008'de sigara kullanımına kısıtlamalar getiren kanunun ilk aşamasının başladığını ve bunun halka açık kapalı mekanlardaki yasakların takip ettiğini hatırlatarak, bunların yararlarının önümüzdeki nesillerde çok belirgin ortaya çıkacağını, sigara kullanımına bağlı kanser türlerinde azalma olacağını, farkındalığın artmasıyla birlikte tütün kullanımının azalacağını dile getirdi.

Son istatistiklere göre, Türkiye'de sigara içme oranının erkeklerde yüzde 50, kadınlarda yüzde 18 olduğunu belirten Akyol, ''Bu oran, çocuk ve gençler arasında erkeklerde yüzde 11, kızlarda ise yüzde 4'tür. Sağlık çalışanlarının da yüzde 42'si sigara içmektedir. Bu durum, ele alınması ve çözülmesi gereken en öncelikli konudur'' diye konuştu.

-''SANAYİ YATIRIMLARI, GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE YAPILIYOR''-

Sigaranın içinde yaklaşık 5 bin civarında zehirli madde saptandığını ifade eden Akyol, bunlar arasında radyoaktif madde, radyoaktif gaz, alkol, tiner, akü ve pil metali, tüp gaz, böcek öldürücü, 2. Dünya Savaşı'nda Alman toplama kamplarında kullanılan zehirli gaz, oje ve boya sökücüsü ASETON, güve öldürücü, arsenik zehiri, amonyak tuvalet temizleyicisi, karbonmonoksit ve katran bulunduğunu belirtti.

Akyol, ''Akciğer kanserlerinin yüzde 85-90'ının, kronik bronşitin yüzde 75'inin ve kalp hastalıklarının yüzde 25'inin sigaradan kaynaklandığına'' dikkati çekerek, ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, günde 25 veya daha fazla sigara içen 35 yaşındaki bir erkeğin 75 yaşına gelmeden önce yüzde 13 olasılıkla akciğer kanserinden, yüzde 10 olasılıkla kalp damarları hastalığından veya yüzde 28 olasılıkla sigaraya bağlı diğer hastalıklardan dolayı yaşamını yitireceğini bildirdi.

Sigaranın, akciğer kanserinin yanı sıra gırtlak, ağız boşluğu, yemek borusu, pankreas, mesane, böbrek, mide ve rahim kanserlerinin de en önemli nedenleri arasında yer aldığını ifade eden Akyol, gemi, metalurji, maden, boya ve kimya sanayilerinde mesleki olarak maruz kalınan asbest, radon, aromatik hidrokarbonlar,krom, ve nikel gibi bazı kanserojen maddelerin de akciğer kanserine yol açtığına dikkati çekti.

HÜ Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve 9. Ulusal Radyasyon Onkolojisi Kongresi'nin de başkanlığını yürüten Prof. Dr. Akyol, ''Gelişmiş ülkeler, kalite güvenilirliği, çevre ve toplum bilinci ile bu sanayi kollarında çok sıkı önlemler almakta ve hatta bu sanayilerdeki yatırımlarını giderek gelişmekte olan ülkelere kaydırmaktadır'' dedi.

Fadıl Akyol, akciğer kanserinin öldürücülüğünün yanı sıra tanı ve tedavisinin de oldukça zor ve pahallı olduğunu belirterek, önümüzdeki yıllarda dünyadaki devletlerin ve sigorta şirketlerinin tedavi ödemesini yapmada çok zorlanacağını söyledi.
alıntı

20 Mart 2010 Cumartesi

insandan insana soluk borusu takıldı


Tıp ta ilk dafa insandan insana soluk borusu takildı.
ingilterede 10 yaşındaki 1 erkek cocuk a devrim niteliginde soluk borusu takıldı.
İngiliz Daily Telegraph gazetesinin haberinde, ölen bir kişinin soluk borusunun iskelesine, çocuğun boğazına yerleştirilmeden önce çocuktan alınan kök hücrelerin enjekte edildiği, böylece organ nakli ameliyatlarında karşılaşılan bir sorun olan, nakledilen organın vücut tarafından kabul edilmemesi olasılığının sıfıra indirildiği bildirildi.

Haberde, kök hücrelerin çocuğun kemik iliğinden çıkarıldığı ve işlemden 4 saat sonra kullanıma hazır olduğu, ameliyatın, hafta başında Londra'daki Great Ormond Street Hastanesinde yapıldığı, çocuğun kendi başına nefes aldığı ve konuştuğu belirtildi.

Gazete, böylece ilk kez bir çocuğa, kök hücrelerin yardımıyla organ nakli ameliyatının yapıldığını, cerrahların da ikinci kez, soluk borusunu yerleştirmeden hemen önce organa kök hücreleri enjekte ettiğini yazdı.

Haberde, kimliği açıklanmayan çocuğun hücrelerin büyümesinin izlenecek olması nedeniyle hastanede kalmayı sürdüreceği, soluk borusunun iki hafta içinde oluşumunu tamamlamasının beklendiği, bu süre içinde organın suni bir soluk borusuyla destekleneceği kaydedildi.

Daha önce yapılan bir ameliyatta, organ nakledilmeden birkaç ay önce kök hücrelerin yerleştirildiği soluk borusu laboratuvar ortamında büyütülmüştü.

-ÇOCUĞUN RAHATSIZLIĞI-

Gazete, çapı sadece bir milimetre olan bir soluk borusuyla doğduğu için kendi başına nefes alamayan çocuğa, o dönemde ilk olarak soluk borusunu metal bir iskeleyle genişletme ameliyatı yapıldığını, bu yöntemin bir yıl işe yaradığını, ancak metal iskelenin büyük bir damarı delmesi nedeniyle ağır kanamayla sonuçlandığını yazdı.

Bunun üzerine çocuğa yapılan acil müdahalede deliğin kapatıldığı, bağışlanan bir soluk borusundan alınan bir parçanın yama olarak kullanıldığı ve yapılan bu işlemin de 10 yıl sorun çıkarmadığı kaydedildi.

Çocuğun soluk borusundaki metal iskelenin geçen yıl kasım ayında yine bir damarı deldiği, kanamanın kontrol altına alındığı, ancak doktorların, geçerli tedavi seçeneklerinin kalmadığı bildirildi.alıntı

(aa)

23 Şubat 2010 Salı

SAGLIK

SAGLIK
Kalb saglıgınız için
Beslenmeye dikkat edilmeli
Sebze bol bol tüketilmeli
Balık yenmeli
Tuz yenmemeli
Şeker yenmemeli
Ekzersiz yapmalı
Sigara içmemeli kullanınmamalı

Sigaranın cezası 62 tl degil ölümdürrrr.

Türk kahvesi 5 fincandan cogu zararlı günde
Şekersiz ve az şekerli için
5 bardak cay cay vucuttaki demiri artırır.
Zararları
Demli cay gramb yapar..
5 fincan dan fazlası kemik erimesi yapabilir.
Baş agrısı yapar.

31 Ocak 2010 Pazar

BALIK YAGI ÖMRÜ UZATIYOR


BALIK YAGI ÖMRÜ UZATIYOR
*California ünüversitesinde ki araştımaya göre
*Her gün balık yagı yemek kalb hastalıklarına karşı koruyor ve faydalı
*Kalb krizinden sonra hayata dönme ve hayatta kalma şansı artırıyor.
* balık yagının içinde olan OMEGA 3 yaşam süresini belirleyen genlerin daha cok uzun kalmasını saglıyor.
*Balık yagı .bunama ,körlük gibi sorunlarıda engelliyor.

18 Ocak 2010 Pazartesi

HIZLI ATAN KALB KALB KRİZİ NE SEBEB


Yaşlı kadınlar da fazladan atan kalb 1o tane fazla atan kalb krizin habercisi olabilir. ve %18 ölümlerin artırıyor.

***Journal of Epidemiology and Community Health" isimli dergide yayınlanan çalışmaya göre,
hastaların dinlenmiş durumdaki nabız atışının yüksek olması, kardiyovasküler hastalıklardan ve kısmen de iskemik kalp hastalığından (kalp krizi ve anjin) ölüm riskinin de daha yüksek olması anlamına geliyor.

** Nabzı dakikada 101 ve daha fazla olan erkeklerin yüzde 73'ünün, nabız atışı dakikada 61-72 arasında olanlara göre (normal sağlıklı oran) iskemik kalp hastalığından ölüme daha yatkın olduğu belirtildi.

*Normal nabız atışına sahip olanlara göre, nabzı dakikada 101 olan kadınların ise yüzde 42'sinin, iskemik kalp hastalığından ölüme daha yatkın olduğu açıklandı. Çalışmanın sonuçlarına göre, kalp atış hızı yüksek olan 70 yaşın altındaki kadınlar için bu kısmen doğru.

Fiziksel aktivite yapan kadınlar kalbin atışı normalından yüksek olsa bile kalb krizi olasılıgı cok düşük olur.

17 Ocak 2010 Pazar

CİLDİNİZDEKİ YAGI AZALTIN SİYAH CAY

SİYAH CAY İLE YAGLARDAN KURTULUN
Cildinizdeki yaglardan kurtulmak istiyorsanız,yüzünüzü siyah cay ile yıkayınız. ve yıkadıktan sonra temiz su ile yıkamayın durulamayın, cay dogal bir matlaştırıcıdır.bundan dolayı yag sorununu kaldıracaktır.
PIRASA İLE CİLDİNİZİ TAZELEYİN
Bir kactane pırasayı beyaz kısmını kücük kücük ve ince ince dograyınız, bar dak süt ile birlikte 10 dakika pişiriniz. lapa şeklindeki pırasayı cildinizi yakmayacak şekilde cildinize uygulayın,2o dakika sonra cildinizi gül suyu ile temizleyin az bir zaman son yüzünüz parlak ve canlı canlı görünüme gelecek tir..

SAGLIKLI SACLAR İÇİN ,KOLAYCA HACİM VERİLİYOR,

SACLARA YÖN VERMEK
Yarım lt suya 2 cay kaşıgı toz şeker atınız ve kariştırınız,bu karışımı sac spreyleri yerine kullanınız ve sürünüz kolayca yön ve hacim verebilirsiniz.
HAVUC SUYU İLE SACLARINIZI CANLANDIRIN
havuc suyunu cıkarınız ve zeytin yagı ile karıştırınız.ve yıbranan ,halsiz kalan saclara yıkamadan önce bu kürü sürünüz.1 gün sacınız bu şekilde kalsın ,ve yıbrana saclara cok iyi gelecektir.ay da bir uygulayın.

BESLEYİÇİ KREM HAVUC SUYU



HAVUC SUYU KIŞLIK KIREM

Havucun suyunu cıkartınız yarım bardak havuc suyu ile bir cay bardagı zeytin yagını karıştırınız.ve hafif ateşte biraz kaynatınız.
üzerindeki yagını cildinize sürünüz,kşın bu kürü besleyici kremolarak kullanabilirsiniz.

CATLAK CİLDE KETEN TOHUMU

Keten tohumu ile gül suyunu karıştırınız, jole haline gelene kadar odada bekletiniz ve icerisindeki (antioksidarlar)catlamış cildinize cok iyi gelecektir.

DERİYİ BESLEMEK İÇİN LAHANA KÜRÜ

lAHANAYI BLENDIRDAN GECİRİN VEYA SUYUNU CIKARINIZ,ZEYTİN YAGI VEYA HİNDİSTAN CEVİZİ YAGI İLE KARIŞTIRINIZ VE CİLDİNİZE UYGULAYINIZ,BU KÜR BELEYİÇİ KREM OLARAK KULLANINIZ.
GLİSERİNLİ GÜL SUYU

Gliserini ve dogal gül suyunu karıştırınızbu karışımını catlayandudak ve ellerinize uygulayınız. yeniden canlanacaktır.

GÖZ ALTI MORLUKLARINA SALATALIK

Salatalıgı dograyınız ve ya rendeleyiniz,buz kalıblarının içine yerleştiriniz, donmuş haldeki salatalık küblerini gözünüzün morarmış olan yerlerine uygulayınız.5 dakika bekletiniz ve göz altındaki morlukla cok azalacaktır.

16 Ocak 2010 Cumartesi

CİLDİNİZDEKİ SİYAH NOKTALARA SİRKE



*Yarım su bardağı suya, 3 çorba kaşığı kadar elma sirkesi ekleyip iyice kaynatın. Daha sonra ateşi kısın ve başınıza bir örtü örtüp, yüzünüzü buhara tutun.
* Bu şekilde yüzünüze 15-20 dakika buhar verin.

*Daha sonra yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesiyle yüzünüzü silin.

*Bu işlemi haftada 2 kez tekrarlayabilirsiniz.

*Düzenli olarak yapılan işlem sonucunda siyah lekelerin yok olduğunu ve cildinizin parladığını göreceksiniz.'

CATLAMIŞ VE KURUYAN DUDAKLARA BAL


Kuruyan dudaklara bal ile canlandırın.
*1cay kaşıgı bal ile 1 cay kaşıgı şekeri karıştırınız ve dudaklara sürünüz.
bu madde catlamiş dudaklara cok iyi gelecektir.

14 Ocak 2010 Perşembe

TANSİYON DÜŞÜKLÜĞÜNE VE YÜKSEKLİĞİNE NELER YAPILIR.

1. Tansiyon düşüklüğüne sabah akşam birer cay kaşıgı tuz bir bardak suda eritib aç olarak içilmeli
hastalık düzelene kadar.
2. Bir su bardagı ayrana bir tatlı kaşıgı tuz koyunuz ve içiniz.
3.meyve kompostalarından bardak bardak içiniz.
TANSİYON YÜKSEKLİGİNE
1.BİR BARDAK DEMİRHİNDİ SUYU İÇİKİR.
2. SARIMSAK BAL İLE MACUN YAPILIR VE YUTULUR.
3. GÜN DE 3 DEFA BİR BARDAK KADIN TUZLUGU ÜŞARESİ İÇİLİR.
4.HUNLAB,ŞAHDERE,VE GRAYFURTÜŞARESİ İÇLİR.

KAHVE TELVESİ İLE CİLDİNİZDEKİ ÖLÜ DERİLERDEN KURTULUN


TÜTK KAHVESİNİN TELVESİNE BEPANTHENE İ KARIŞTIRINIZ,VE YÜZÜNÜZE SÜRÜNÜZ UYGULAYINIZ.VE CİLDİNİZDEKİ ÖLMÜŞ DERİLERDEN KURTULUN

CİLDİNİZİ BESLEYİCİ VE CANLANDIRICI BROKOLİ


BROKOLİ 2 PARCALAYINIZ VE SUYUNU CIKARINIZ TÜLBENTTE SÜZÜNÜZ YEŞİL SU CIKACAK VE YOGURT VEYA KAYMAK İLE KARIŞTIRINIZ BU MADDEYİ CİLDİNİZE SÜRÜNÜZ ,
CİLDİNİZİ BESLEYECEK VE CANLANDIRACAK.

AYVA CEKİRDEGİ İLE CATLAK VE KIRIŞIKLIKLARA


AYVA CEKİRDEGİ İLE CATLAKLARDAN KURTULUN
İKİ AYVANIN CEKİRDEGİNİ BİR BARDAK DOGAL GÜL SUYUNDA 24 SAAT ODA SICAKLIGINDA BEKLETİN KIVAMLI JOLE HALENE GELİR,VE BU JOLE HALİNDEN AYIRIN VE BUZLUGA KOYUNUZ.
BU KARIŞIMI CİLDİNİZE SÖRÜNÜZ. FAK EDECEKSİNİZKİ CATLAK VE KIRIŞIKLIKLAR KALMAYACAK BU KÜR COK FAYDALI OLACAK.

ELLERİNİZİ LİMONLA NEMLEN DİRİN


BİR TANE LİMON NU 2 YE BÖLÜNÜZ VE ELLERİNİZİN HERTARAFINA SÜRÜNÜZ, İLMONDA YÜKSEK ORANDA SİTRİK ASİT,VE C VİTAMİNİ VARDIR.BU DA ELLERİNİZ DE AZ CIK YANMA OLABİLİR VE SONRA GECER. VE ELLERİNİZİ NEMLENDİRİR.

2 Ocak 2010 Cumartesi

BUGDAY CİMİNİN FAYDASI


Bugday cimi ni yetiştirib ve bulundurarak bagışıklık sistemini güçlendire bilirsiniz.
cim hüçreleri yeniliyor, cimin suyunu şifa içecegi olarak kulanılıyor.
cimsuyu mikrobları ve kanı temizledigi belirtiliyor.
kardiyo vasküller sistemin de damarları temizliyor.
ce acılmasını saglıyor,
Bugday çiminin kansere karşı koruyucu etkenleri vardır.
sac dökülmesine faydalı olabiliyor, ıspanaktan daha cok demire sahib oldugu ve kansızlıga karşı kullanılıyor.
vucudun dengesini saglıyor.
Bugday çimi nin faydasını keşfeden (DR ANN WİGMORE)
bugday çimini salatanıza ve normal olarak ta yiye bilirsiniz saglıklı günler
saglıklı beslenmeye cok faydası oluyor.
çimen
yulaf
yoya
mercimek
çimlendirilir veya tanecikleride yenilebilir.

Etiketler